Pages in topic:   < [1 2]
Orada Türkçe bilen var mı?
Thread poster: Özden Arıkan
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 19:13
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Bir çevirmen bunu nasıl unutur? Apr 23, 2005



smyrna nazik bir dilekte bulunuyor:

Get well soon



7. Adam çevirmen, 100 bin kelimelik işi teslim edeli 3 ay geçmiş, alacaklısı "Müşteri vermedi de, çek döndü de, banka şey etti de..." diye oyalayıp duruyor. Karısı, elindeki bir bardak suyu ona uzatırken, "Hadi yeter kendini üzme, n'apalım, geçmiş olsun artık" diyor.



Ne anlayışlı kadınlar var, değil mi? E kendi de çevirmen çünkü de ondan


 
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 19:13
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
İkidillilik Apr 23, 2005

Serkan Doğan diyor ki:

Bu forumda hani bilingualite(!) dedikleri konuyla ilgli bildikleri olanların bulunmasına çok sevindim. Ben de uzun bir süredir çocuğumu yapay ortamda ikidilli yetiştirmek istiyordum. Yapay diyorum, çünkü anayurttayım. Ayrıca onu enternasyonel nitelikteki mekteplere gönderme niteyim hiç yok. Şimdi bunun için ben örneğin "Hadi koş kızım topu babaya getir" dedikten hemen sonra bunun ingilizcesini mi söylemeliyim? Herhalde böyle değildir, ama buna ilişkin öğretiler, kaynaklar, yayınlar var mı? Tüm ciddiyetimle bilgi ve deneyim sahibi olanların görüş & önerilerini bekliyorum.. şimdiden teşekkürler..



Serkan,

Öncelikle, çevirmenler, haliyle, ikidillilik veya çokdillilik konusunda ilk elden deneyim sahibi olma bakımından çok farklı ve ayrıcalıklı bir grup. Yani tam yerindesin ve bu sitede istediğin konuda bir bilgi deryası oluşmaya devam ediyor: Multilingual families


Ancak, izin verirsen bu düşüncenle ilgili iki çift kelam edeyim. Tabii senin ve eşinin anadillerinizin Türkçe olduğunu ve ikinizin de tekdilli olduğunuzu varsayıyorum. Bu varsayımım yanlışsa, aşağıdakileri hiç boşuna okuma:

- Diyelim ki senin ufaklık, bir zamanlar benimkinin yaptığı gibi, teyp kasedini aldı, bilgisayarın disket sürücüsüne soktu, bir yandan kasedi içeri ittirirken, bir yandan da metrelerce teybi dışarı çekiyor. (O sırada suratında çok ciddi ve konsantre bir ifade var tabii!) Mesela, dedik, illa tam da bunu yapması gerekmez. Ama yapacaktır bir şeyler nasıl olsa. Sen de olayı gördüğün anda "Ulannnn!!!" diye yerinden fırladın. Sonra ne yapacaksın? Birden durup "Hmmm, wait a minute! Switch to English" kodunu çalıştırdıktan sonra şöyle mi devam edeceksin? "Vat hev yu dannnn?!?" Çocuğunun seni hiçbir dilde ciddiye almayacağından emin olabilirsin.

- Çocuklar ana-babalarını tanrı gibi algılarlar. Bu bir ilüzyon tabii. Ama bu ilüzyonu bozmamak gerek. Aşk gibi yani. Şöyle düşün: Seni dünyanın en karşı koyulmaz erkeği olarak gören bir kadınla ilk yemeğe çıktığında tabaktan bahşişi yürütmenin âlemi yok, değil mi? Sen cimriysen, o bunu birkaç sene sonra görmeye başlayacaktır. Bırak şimdi aşk yaşasın kadın. (Yanlış anlama, seni kastetmiyorum, bu bir örnek.) Çocukla da böyle, ergenlik çağında zaten Olympos'tan aşağı yuvarlanacaksın, bak daha en az 30 sene bir daha tırmanamazsın o zirveye, 3 yaşında veledin karşısında kendini durduk yerde aşağı atmanın ne manası var? Çocuğun o ilüzyonu doğal süresi boyunca yaşaması gerek, yoksa dünyaya ve insanlara güveni oluşmaz. Sen veya eşin, yahut ikiniz birden, çocuğunuzla bir yabancı dil konuşursanız, tanrı falan değil en fazla Pan olursunuz onun gözünde. Niye, çok basit, yabancı dil, anadil gibi konuşulamaz. Çocuğun, senin aksanının televizyonda duyduğu İngilizceden çok farklı olduğunu hemen anlayacaktır. Daha önemlisi, hiçbir zaman yabancı bir dilde tam iletişim kuramazsın. Ne kadar çok şeyin eksik kalacağını bir düşün. Çocuğunun suratına parmağını dayayıp otobüs, tramvay, troleybüs, cip, biiiip yapamayacaksın mesela. Hayır efendim, bunların İngilizce versiyonlarını artık öğrenemezsin, kitaptan, Kudoz'dan öğrenilecek şeyler değil bunlar. Cip, bipi atıyorum tabii, daha milyonlarca şey var böyle. Yetersiz olacaksın, çünkü yabancı dil o, çocuğun da bu yetersizliği anında hissedecek. Tabii, "yabancı dil" diyorum. Eğer anne babadan birinin ikinci bir "anadili" varsa, o başka, o zaman onu konuşmalı çocukla.

- Çocuğun gelişimini bırak, kendin, çocuğunla niye tam iletişim kurma zevkinden kendini mahrum edesin? Bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu anlamak için birkaç gün tıp oynayın isterseniz.

- Çocuklar, her zaman, yaşadıkları ülkenin dilini konuşurlar. Bu, bütün ikidilli ailelerin de, ikidilli çocuklarla uğraşan öğretmenlerin de bildiği bir şeydir. Ben, Türk ve İngiliz ana babadan Fransa'da doğmuş bir çocuk tanıyorum. Evde İngilizce konuşulduğu halde, Fransa'dayken Fransızca konuşuyormuş; Türkiye'ye geldikten sonra, "Biz evde İngilizce'ye devam edelim, çocuğu da St.Pulcherie'ye -doğru yazdım mı?- verelim, Fransızcayı unutmasın" dediler. Babasına Türkçeyi öğreten o çocuk oldu sonunda. İnatla Türkçe konuşuyordu. Benim kızım ve Türk arkadaşları aralarında sürekli Almanca konuşuyorlar. Kızımın Türkçesi, tabii ki Türkiye'de kalsaydık olacağı noktada değil, ama gayet iyi. Yine de Almanca bilen herkesle Almanca konuşuyor, çünkü buranın dili Almanca. Çocukların, varlığını sürdürme ve çevreye uyum dürtüleri çok güçlüdür, farklı olmaktan, çıkıntı durumuna düşmekten de o kadar hoşlanmazlar.

- Çocuğunuzun yabancı dil, özellikle İngilizce öğrenmesi tabii ki önemli, ama İngilizce'yi öğrenmesi için bir sürü yol bulunur, iletişim kurmayı öğrenmesinin ise tek yolu var. Bebeklikten başlayarak ana babayla eksiksiz ve doğal bir iletişim kuramazsa, o açık bir daha kapanmaz. Zaten İngilizce, annesiyle babası için yabancı dil olduğu sürece çocuk da onu bir yabancı dil olarak öğrenecek, ikidilli olmayacak. İngilizceyi iyi öğrenebilmesi de Türkçeyi temelden, doğal ortamında iyi öğrenmesine bağlı. Anadilini -bu bileşik kelimenin bütün dillerdeki literal karşılığının aynı olması bir tesadüf olabilir mi sence?- ne kadar öğrenirse, yabancı bir dilde gelebileceği en üst nokta, teorik olarak, işte o kadardır. Şunun gibi yani: Ayağına en yüksek topuklu ayakkabıyı da giysen, en yüksek sandalyenin veya merdivenin üstüne de çıksan, uzanabileceğin en yüksek noktayı belirleyen, senin vücut ölçülerin, yani boyun olacaktır.


Beni yanlış anlama. Çocuğuna küçük yaşta yabancı dil öğretmeye başlamamalısın DEMİYORUM, çocuğunu yapay olarak ikidilli yetiştiremezsin, diyorum. Ve anadil öğrenimine böyle yapay bir müdahale, onun yabancı dil öğrenme becerisini de olumsuz etkileyebilir.





Gelelim "doğal" ikidilliliğe. İnsan beyni iki dil alır mı? sorusunun cevabını bilmiyorum. Aziz'e hak veriyorum, ama Selçuk'a da hak veriyorum. Belki şu iki ikidillilik durumu arasında ayrım yapmak gerek: Birinde, çocuğun anası bir dil, babası bir başka dil konuşuyor. Doğduğu andan itibaren iki dili de öğrenerek yetişiyor. Yine de baskın dili, yaşadığı yerde hangisi konuşuluyorsa, eğitimini hangisiyle alıyorsa o olacaktır, ama öteki dil de -bağı tamamen kopmadıkça- büsbütün kaybedilmez. Bu durumdaki çocukların biraz geç konuştuğu doğru, ama bu çok önemli bir şey değil, Nizam'ın dediği gibi olsa olsa 6 ay, bir yıl fark eder. (Kaldı ki, ne kadar geç konuşurlarsa o kadar çok kafamızı dinlemiş oluruz işte, fena mı? ) Ama bir de, evinde tek dil konuşulan, yaşadığı ülkede, okul ortamında vb ise bir başka dil konuşulan ikidilli çocuklar var, ki aşağıdaki yazıyı okursanız ve bu konuyu biraz araştırırsanız, burada ikidilliliğin her an bir ilüzyon olarak kalabileceğini, bu insanların dil yetilerinin pek de iç açıcı bir durumda olmadığını göreceksiniz. Bu tabii ailenin sosyal-kültürel yapısıyla, yaşanan ülkenin eğitim politikalarıyla ilgili bir şey, bizatihi ikidillilikle değil belki. Fakat sonuçta ortada böyle bir gerçek var. Nitekim ben Almanya'daki Türk çocukları arasında -yine ailenin yapısına bağlı olarak- çok ciddi bir dilsel beceri problemi görüyorum. Mesela o yazıda anlatılan abartılı mimikler ve jestler okurken gözümün önüne gelir gibi oldu. Bunu ergenlik yaşlarının abartı merakına, isterseniz bireysel düzeyde histeriye falan da bağlayabilirsiniz ama, kendini ifade edememe burada bir faktördür gerçekten. Hatta Hollandalı bir öğretmen, göçmen çocuklar arasında şiddete meylin nispeten yüksek olmasında bir faktörün, kendini sözel olarak yeterince ifade edememek olabileceğini söylüyordu, ki tali bile olsa, evet bu bir faktör olsa gerek. Yani bizatihi ikidillilik iyidir, kötüdür diye bir şey denemez belki -denirse iyidir tabii, niye iyi bir şey olmasın?- ama zengin ülkelere yoksul ülkelerden göçle bağlantılı olarak gelişen ikidillilik, bana kalırsa ciddi tehlike sinyalleri veren bir durum. Mesele falanca dilin filanca coğrafyada unutulması değil, koca bir tarih ve coğrafya diliminde "dilsiz", "sözel ifadede yetersiz" kuşaklar yetişmesi çünkü:

They're Alingual, Not Bilingual




[Edited at 2005-04-23 23:52]


 
Pages in topic:   < [1 2]


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

Orada Türkçe bilen var mı?


Translation news in Türkiye





Trados Studio 2022 Freelance
The leading translation software used by over 270,000 translators.

Designed with your feedback in mind, Trados Studio 2022 delivers an unrivalled, powerful desktop and cloud solution, empowering you to work in the most efficient and cost-effective way.

More info »
TM-Town
Manage your TMs and Terms ... and boost your translation business

Are you ready for something fresh in the industry? TM-Town is a unique new site for you -- the freelance translator -- to store, manage and share translation memories (TMs) and glossaries...and potentially meet new clients on the basis of your prior work.

More info »