Pages in topic:   < [1 2 3 4 5] >
Türkiye'deki Çeviri Dernekleri, Okulları vb.
Thread poster: Özden Arıkan
Özden Arıkan
Özden Arıkan  Identity Verified
Germany
Local time: 23:01
Member
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Uçurur uçurur Aug 9, 2004

Bir kavram olarak Avrupa'dan söz edeceksek, bütün günahı ve sevabıyla bence bu kavram, örgütlenmeyi içerir, bir; ikincisi profesyonelleşmeyi içerir, alma-verme denklemine dayalı çok kesin bir matematiğe göre yaşamayı içerir. Türkiye'de bir Çeviri Derneği var, hâlâ "Türkiye'de bir çeviri derneği mümkün değil" deniyor. "Biz adam olmayız" edebiyatı dışında bizi uçuran pek bir şey yok galiba buralarda. Denklem çok basit değil mi: Biz profesyonel standartl... See more
Bir kavram olarak Avrupa'dan söz edeceksek, bütün günahı ve sevabıyla bence bu kavram, örgütlenmeyi içerir, bir; ikincisi profesyonelleşmeyi içerir, alma-verme denklemine dayalı çok kesin bir matematiğe göre yaşamayı içerir. Türkiye'de bir Çeviri Derneği var, hâlâ "Türkiye'de bir çeviri derneği mümkün değil" deniyor. "Biz adam olmayız" edebiyatı dışında bizi uçuran pek bir şey yok galiba buralarda. Denklem çok basit değil mi: Biz profesyonel standartlarımızla bu işe ne veriyoruz, buna karşılık hakkımız nedir ve bu hakkımızı nasıl talep ederiz, savunuruz, alırız? Bu, iki koşullu bir denklem. Bir tarafının hesabını yapmadan diğerinin hesabı yapılamaz. Senin dediğin Avrupa bu herhalde. Hadi "Avrupa'ya girmek" diye bir hedefi benimsedik, bunun "kurtuluşumuz" olacağında hemfikir olduk diyelim, "Biz adam olmayız" edebiyatıyla bu çok basit denkleme ısrarla direnerek bu hedefe nasıl varılacak?

Bizi güzel diyarlara götürme meselesine gelince: Fazlasıyla off-topic olsa da ben bir analojiyle cevap vereyim buna. Avrupa'nın her şehrinde (Kuzey & Batı Avrupa'dan bahsediyorum, Yunanistan'dan falan değil, zaten sen de Avrupa derken Almanya'yı, Benelüks'ü, Fransa'yı düşünüyorsun, Yunanistan, Portekiz, değil aklındaki) yürütecine tutuna tutuna yürümeye çalışan 98'lik bir ihtiyar her an çıkabilir karşına. Avrupa o adamdır işte: Doğa yasalarına göre çoktan çiçeklere gübre olarak hayata katkısını sunmaya devam etmesi gerekmekteyken, arkasından itile kakıla zorla yaşatılmaktadır. Artık beyni sulanmıştır. Bildiği ve anladığı pek bir şey kalmamıştır. Her şey akıp gitmiştir beyninden, ama herkesten üstün olduğu hayali bir şekilde tutunmayı başarmıştır ve bu üstünlük ilüzyonuyla yaşar. Bu ilüzyonu silkeleyecek bir şey çıktı mı karşısına hayretler içinde aval aval bakakalır, sonra silkinip kendine gelir ve şöyle der: "Faslılar çok gürültü yapıyor." O saatten sonra hâlâ sentlerini tek tek sayar, "Bugün canımın çok çektiği şu dondurmayı alıp yersem, bir hafta sonra tavuklu çorbamı tuzsuz içmek zorunda kalabilirim" gibisinden savaş travmasından kalma hesaplar yapar. Yeryüzünün bütün bilgisine sahiptir, olur da onun sahip olmadığı bir şey çıkarsa, bil ki o şey "bilgi" değildir. Çok ciddi düşmanlık ve nefret duygularıyla doludur, ama işte yasalar izin vermez... O ise yasalara ölümüne saygılıdır. (Kavrayamadığı tek yasa şudur: Her şey doğar, büyük ve ölür.) Kuralları çiğneyebilmenin, mesela kırmızı ışıkta geçmenin keyfini yaşayabilmek için bir yaz mevsimini daha görebilme umuduna sarılır: Bir lagar ülkeye tatile gitti mi sokaklarda böğürmeye, yere çöp atmaya falan başlar. Üstelik bu adamın geçmişi de karanlık ve pistir, evine gidip eşyasını kurcaladın mı bir yerlerden birilerinin kanı ve ahı çıkar mutlaka. Ha, analoji buraya kadar tabii. O adamın Avrupa'ya benzetilemeyecek bir yönü var. Ömrünün en az 60 yılını eşek gibi çalışarak geçirmiştir, dolayısıyla devletin bedava verdiği ve sokağa çıkarken sıkı sıkı tutunduğu o yürüteç sonuna kadar helal hakkıdır.

Hangi diyarlardan söz etmektesin? Avrupa öldü, çünkü yasa böyle, tantanası bitmeyen bir cenaze törenini yaşıyor sadece. Hem zaten kimse de kimseyi kurtarmaz, Avrupa'nın ise kimseyi kurtardığı tarih boyunca görülmemiştir. Hatta Allah kurtartmasın. Asıl Avrupa'nın kaidesini kurtaracak biri varsa, o da bu kıtayı dolduran yeni göçmen nüfus.








Serkan Dogan wrote:

AB bizi götürmez mi güzel diyarlara dersin Özden? Tercüme sektörü dahil getireceği kriterlerden, standartlardan bahsediyorum. Aksi halde iktidar muktedir olmadıkça ve bitaraf olanlar berteraf oldukça halimiz harap. 80 senedir uygarlığa geçişini tamamlamayan bir toplumun kendi başına çağ atlayacağına artık ben inanmıyorum. Elimizden bir tutan, bizi sevindiren, ileriye götüren ve koşturan biri olmalı. Üniversitelere giren ve çıkan gençliğimizin hali meydanda. Formal-informal herhangi bir aklı başında eğitimden söz etmek mümkün mü bu ülkede? Alaylılar destekler mi bilmem ama üniversiteli cahillerimiz de hiç az değil


Xola wrote:

Serkan Dogan wrote:
Türkiye'de bir Çeviri Derneği mi? Bence mümkün bile değil.



Ve AB'den nasıl bir kurtarıcılık bekliyorsunuz?

Ancak AB kurtarır bizi.
Collapse


 
Serkan Doğan
Serkan Doğan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 00:01
Turkish to English
+ ...
Kıtasal sürur Aug 9, 2004

Mühim ama vahim bu hususun mahiyetini tahminimizin ötesine taşıyan güzel analojiye ve mesajımın okunup yayınlanmasının 1 hafta almasına rağmen, sakın yanlış anlama ama, sanki biraz tipik gurbetçi edebiyatı yapmış gibisin Özden. Ben zaten Avrupa'nın malum yapısından ve gelecekteki birleşme idealinden değil bize sağlayabileceği yararlardan bahsetmek istemiştim sadece post-pragmatik bir yaklaşımla. Asıl Avrupa, kıta Avrupası veya sonradan olma Avrupa. Hakkımızı s... See more
Mühim ama vahim bu hususun mahiyetini tahminimizin ötesine taşıyan güzel analojiye ve mesajımın okunup yayınlanmasının 1 hafta almasına rağmen, sakın yanlış anlama ama, sanki biraz tipik gurbetçi edebiyatı yapmış gibisin Özden. Ben zaten Avrupa'nın malum yapısından ve gelecekteki birleşme idealinden değil bize sağlayabileceği yararlardan bahsetmek istemiştim sadece post-pragmatik bir yaklaşımla. Asıl Avrupa, kıta Avrupası veya sonradan olma Avrupa. Hakkımızı savunup alma konusunda kanıtlanmış başarılarımızın gösterilemeyeceği aşikardır. Dört bir yanımızın düşmanla! çevrili olduğu, ve en güçlü müttefikizimiz USA'nın sağımızdan solumuzdan oyunlar çevirdiği günümüzde, tek tutanacak dalımızın eğitimsiz ve aç gençliğimiz olması ne denli gerçekçi? Ölesiye kötümser olmayı istemem ama, altımızdaki zeminin gün gelip de çekip çevrilmemesi için, ayağımızı sağlam basmalı değil miyiz? Elbette keşke kimseye muhtaç olmasak, kendi birliğimizi kursak vs. Ancak şu yeni ve körpe milenyumda hayallerle bir yere ulaşılamıyor ki..


Xola wrote:

Bir kavram olarak Avrupa'dan söz edeceksek, bütün günahı ve sevabıyla bence bu kavram, örgütlenmeyi içerir, bir; ikincisi profesyonelleşmeyi içerir, alma-verme denklemine dayalı çok kesin bir matematiğe göre yaşamayı içerir. Türkiye'de bir Çeviri Derneği var, hâlâ "Türkiye'de bir çeviri derneği mümkün değil" deniyor. "Biz adam olmayız" edebiyatı dışında bizi uçuran pek bir şey yok galiba buralarda. Denklem çok basit değil mi: Biz profesyonel standartlarımızla bu işe ne veriyoruz, buna karşılık hakkımız nedir ve bu hakkımızı nasıl talep ederiz, savunuruz, alırız? Bu, iki koşullu bir denklem. Bir tarafının hesabını yapmadan diğerinin hesabı yapılamaz. Senin dediğin Avrupa bu herhalde. Hadi "Avrupa'ya girmek" diye bir hedefi benimsedik, bunun "kurtuluşumuz" olacağında hemfikir olduk diyelim, "Biz adam olmayız" edebiyatıyla bu çok basit denkleme ısrarla direnerek bu hedefe nasıl varılacak?

Bizi güzel diyarlara götürme meselesine gelince: Fazlasıyla off-topic olsa da ben bir analojiyle cevap vereyim buna. Avrupa'nın her şehrinde (Kuzey & Batı Avrupa'dan bahsediyorum, Yunanistan'dan falan değil, zaten sen de Avrupa derken Almanya'yı, Benelüks'ü, Fransa'yı düşünüyorsun, Yunanistan, Portekiz, değil aklındaki) yürütecine tutuna tutuna yürümeye çalışan 98'lik bir ihtiyar her an çıkabilir karşına. Avrupa o adamdır işte: Doğa yasalarına göre çoktan çiçeklere gübre olarak hayata katkısını sunmaya devam etmesi gerekmekteyken, arkasından itile kakıla zorla yaşatılmaktadır. Artık beyni sulanmıştır. Bildiği ve anladığı pek bir şey kalmamıştır. Her şey akıp gitmiştir beyninden, ama herkesten üstün olduğu hayali bir şekilde tutunmayı başarmıştır ve bu üstünlük ilüzyonuyla yaşar. Bu ilüzyonu silkeleyecek bir şey çıktı mı karşısına hayretler içinde aval aval bakakalır, sonra silkinip kendine gelir ve şöyle der: "Faslılar çok gürültü yapıyor." O saatten sonra hâlâ sentlerini tek tek sayar, "Bugün canımın çok çektiği şu dondurmayı alıp yersem, bir hafta sonra tavuklu çorbamı tuzsuz içmek zorunda kalabilirim" gibisinden savaş travmasından kalma hesaplar yapar. Yeryüzünün bütün bilgisine sahiptir, olur da onun sahip olmadığı bir şey çıkarsa, bil ki o şey "bilgi" değildir. Çok ciddi düşmanlık ve nefret duygularıyla doludur, ama işte yasalar izin vermez... O ise yasalara ölümüne saygılıdır. (Kavrayamadığı tek yasa şudur: Her şey doğar, büyük ve ölür.) Kuralları çiğneyebilmenin, mesela kırmızı ışıkta geçmenin keyfini yaşayabilmek için bir yaz mevsimini daha görebilme umuduna sarılır: Bir lagar ülkeye tatile gitti mi sokaklarda böğürmeye, yere çöp atmaya falan başlar. Üstelik bu adamın geçmişi de karanlık ve pistir, evine gidip eşyasını kurcaladın mı bir yerlerden birilerinin kanı ve ahı çıkar mutlaka. Ha, analoji buraya kadar tabii. O adamın Avrupa'ya benzetilemeyecek bir yönü var. Ömrünün en az 60 yılını eşek gibi çalışarak geçirmiştir, dolayısıyla devletin bedava verdiği ve sokağa çıkarken sıkı sıkı tutunduğu o yürüteç sonuna kadar helal hakkıdır.

Hangi diyarlardan söz etmektesin? Avrupa öldü, çünkü yasa böyle, tantanası bitmeyen bir cenaze törenini yaşıyor sadece. Hem zaten kimse de kimseyi kurtarmaz, Avrupa'nın ise kimseyi kurtardığı tarih boyunca görülmemiştir. Hatta Allah kurtartmasın. Asıl Avrupa'nın kaidesini kurtaracak biri varsa, o da bu kıtayı dolduran yeni göçmen nüfus.








Serkan Dogan wrote:

AB bizi götürmez mi güzel diyarlara dersin Özden? Tercüme sektörü dahil getireceği kriterlerden, standartlardan bahsediyorum. Aksi halde iktidar muktedir olmadıkça ve bitaraf olanlar berteraf oldukça halimiz harap. 80 senedir uygarlığa geçişini tamamlamayan bir toplumun kendi başına çağ atlayacağına artık ben inanmıyorum. Elimizden bir tutan, bizi sevindiren, ileriye götüren ve koşturan biri olmalı. Üniversitelere giren ve çıkan gençliğimizin hali meydanda. Formal-informal herhangi bir aklı başında eğitimden söz etmek mümkün mü bu ülkede? Alaylılar destekler mi bilmem ama üniversiteli cahillerimiz de hiç az değil


Xola wrote:

Serkan Dogan wrote:
Türkiye'de bir Çeviri Derneği mi? Bence mümkün bile değil.



Ve AB'den nasıl bir kurtarıcılık bekliyorsunuz?

Ancak AB kurtarır bizi.


[Edited at 2004-08-13 12:16]
Collapse


 
murat Karahan
murat Karahan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 00:01
English to Turkish
+ ...
AB'nin tercüme kriterleri Aug 13, 2004

nedir?
Bu konuda ister kısa, ister uzun bir süreli araştırma yapın, sonuçta bu konuda AB trenini beklerken peronda kalacağınızı göreceksiniz.


 
Nazim Aziz Gokdemir
Nazim Aziz Gokdemir  Identity Verified
Local time: 17:01
English to Turkish
+ ...
Merak ettim Aug 13, 2004

murat karahan wrote:

nedir?
Bu konuda ister kısa, ister uzun bir süreli araştırma yapın, sonuçta bu konuda AB trenini beklerken peronda kalacağınızı göreceksiniz.


Biraz daha açabilir miyiz bunu? Kısacık bir paragrafçık? Sanırım daha kırk fırın ekmek yememiz gerek diyorsunuz.

Neyse, şu anda Avrupa tartışmasına dalacak vaktim yok ama hem bu
forumla ilgili hem ilgisiz bir şey sormak istiyorum.

Recent postings sayfasında bu forum (daha doğrusu, iplikane alış-veriş) neden yer almıyor? Eskiden de çok altlarda kalırdı (en üstte en son postunu giymiş konular öbeği, yani hepsi pembe, sonra eskimiş konular, nihayet en altlarda, sarı ikonların arasında bir tek kırmızı bizimki), şimdi ana sayfaya bile alınmıyor.

Bunu Support forumunda da sormak istiyorum ama içinizde bilen var mı, Recent Postings sayfası neye göre düzenleniyor. Görebildiğim kadarıyla sıra ne alfabetik, ne kronolojik, ne kümülatif (post adediyle ilişkili), ne de ana forum sayfasındaki konulara göre gruplanmış forum sıralamasına uyuyor...

Aziz


 
murat Karahan
murat Karahan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 00:01
English to Turkish
+ ...
Şöyle ki Aug 13, 2004

çeviri konusunda standart yok, AB'de de ABD'de de. Dolayısıyla AB'ye girmemiz bize bir standart kazandırmayacak. (daha özet olamazdı)
Proz ana sayfadaki forum listesinde forumlar açılış tarihine göre yer alır. Sonra yeni konular açıldıkça aşağı itilir. Belli sınıflandırmalar içindeki konular ise en son yorumun aktarıldığı konuya göre sıralanır.
İkisi de kronolojik ama farklı açılardan.

Nazim Aziz Gokdemir wrote:

murat karahan wrote:

nedir?
Bu konuda ister kısa, ister uzun bir süreli araştırma yapın, sonuçta bu konuda AB trenini beklerken peronda kalacağınızı göreceksiniz.


Biraz daha açabilir miyiz bunu? Kısacık bir paragrafçık? Sanırım daha kırk fırın ekmek yememiz gerek diyorsunuz.

Neyse, şu anda Avrupa tartışmasına dalacak vaktim yok ama hem bu
forumla ilgili hem ilgisiz bir şey sormak istiyorum.

Recent postings sayfasında bu forum (daha doğrusu, iplikane alış-veriş) neden yer almıyor? Eskiden de çok altlarda kalırdı (en üstte en son postunu giymiş konular öbeği, yani hepsi pembe, sonra eskimiş konular, nihayet en altlarda, sarı ikonların arasında bir tek kırmızı bizimki), şimdi ana sayfaya bile alınmıyor.

Bunu Support forumunda da sormak istiyorum ama içinizde bilen var mı, Recent Postings sayfası neye göre düzenleniyor. Görebildiğim kadarıyla sıra ne alfabetik, ne kronolojik, ne kümülatif (post adediyle ilişkili), ne de ana forum sayfasındaki konulara göre gruplanmış forum sıralamasına uyuyor...

Aziz


 
Nizamettin Yigit
Nizamettin Yigit  Identity Verified
Netherlands
Local time: 23:01
Dutch to Turkish
+ ...
Oh be sayfa 5 de bitti... Aug 15, 2004

Forumun güzide kalemşorlarına selam,

Bütün forumu okumak için kendimle mücadele ettim. Tembelin foruma gelmesi aynen böyle olur.

Xola uyarmaya bir iki kez yeltenmiş aslında ama "el tekrar-u ahsen, velev kane yüz seksen" veczinden yol çıkıp tekrar etmek istedim. Bir forum altında birden fazla konunun irdelenmesi durumunda biligilerin tasnifi mümkün olmuyor.

En azından bir yerlerden başlamak lazımsa bilgi paylaşımında daha düzenli olm
... See more
Forumun güzide kalemşorlarına selam,

Bütün forumu okumak için kendimle mücadele ettim. Tembelin foruma gelmesi aynen böyle olur.

Xola uyarmaya bir iki kez yeltenmiş aslında ama "el tekrar-u ahsen, velev kane yüz seksen" veczinden yol çıkıp tekrar etmek istedim. Bir forum altında birden fazla konunun irdelenmesi durumunda biligilerin tasnifi mümkün olmuyor.

En azından bir yerlerden başlamak lazımsa bilgi paylaşımında daha düzenli olmak gerek. Zira bilgi bilimciler (bir terminoloji katkısıdır dikkat buyurun) kullanılmayan bilginin bilgi olmadığını asıl ehemmiyetli olanın kullanılan bilgi olduğunu vurgulayıp duruyor.

Önce kurumsallaşma veya organize olma konusunda bir cümle ile değineyim. Malumunuz bizdeki Dernekler Kanunu Pluton'da bile bulunamayacak şekilde yapıldığı derneğin için ne kurarken ne de kurduktan sonra kullanırken hayrını görmek mümkün. Ancak daha kısa süre önce bu kanun AB ye uyumlu hale getirildi. Son duruma bakmak lazım.

İkinci olarak farklı ülkelerdeki durumları incelerken benzerlik ve ayrıksılığın iyi incelenmesi lazım diye düşünüyorum. Özellikle akreditasyon, certifikasyon konusunda işler mahkemeye intikal etmediği sürece sorun yok. Ama bir defa mahkemeye intikal edecek olsa, işte o zaman işler değişir. Hele de ABD'de.

AB de standardın olup olmadığı konusunda köklü olmasa da kökleri yüzeye yakın bir kaç nokta biliyorum. Aşırı kuralcılıktan dogan bir mantıkla çevirmen olmanın yolu tıkanıyor gibi algılıyorum. Oysa isteyen istediğini olma hakkına sahip olsa gerek (AB hukuku açısından).

Alaylı mektepli olma konusunda tekrar tartışma manalı mı bilmem? Ban göre değil. Serbest piyasa Xola nın ifadesiyle 'ehliyetli' olanları kullanacak diğerlerini paslanmaya terk edecekse, havanda su dövmenin hiç bir çevirmene getirisi olmaz.

Sertifika konusunda derneklerin setifika vermesi bunu ücretli veya ücretsiz yapması gayet normal. Türkiyede mevzuat buna müsait. Sonuçta dernek belki bir kaç kişinin vereceği bir karar veya değerlendirme. Halbuki beri tarafta TC Noterleri tek kişinin deşerlendirmesiyle bireyin çevirmen olup olmadığına (en azından kendi kontrol noktasında) ve hem de yeminli olup olmadığına karar verebiliyor. Aynı Sayın Notere vatandaş X den sonra vatandaş Y de benzer bir arz-u hal ile gittiğinde bizim çalıştığımız birisi var deyip kesip atabiliyor. Halbuki Devletin Noteri yaptığı bütün işlerde tarafsız olmalı. Bu onun göre tarifi içerisinde de böyle değil mi?

Bazı insanlar akl-ı selim üzre gündüz çalışırlar. Uykusu az olan bazıları da geceyi çalışmaya, gündüzü sosyal aktivitelere ayırır. Benim de forma mesaj atacağım böylece gece yarısından sonra tuttu.

Eyisimi ben gedip biraz uyuyayım.

Sağlıcakla kalınız,

N. Yiğit
Collapse


 
Nizamettin Yigit
Nizamettin Yigit  Identity Verified
Netherlands
Local time: 23:01
Dutch to Turkish
+ ...
Kendimizle barışık olmak...Barışmayı bilmek.. Aug 15, 2004

Bir öncesi mesajda biraz daha konuları tasnif edelim demiştim. Ancak mutada inkıyad ile bir mesaj daha yazmak istedim. Serkan Doğan'ın 9 Ağustos yazısı ve o konudaki diğer yazıları okuduktan sonra tesbitlerin ne kadar dorğu ve gerçeklerin ne kadar acı olduğu fakat aynı gerçeklerin çok da çeşitli olmadığını düşündüğümü söylemek için yazıyorum.

AB'üyelikten kazanacaklarımızla kaybedeceklerimiz hesaplandığını düşünmüyorum. Şu an yapılıyo
... See more
Bir öncesi mesajda biraz daha konuları tasnif edelim demiştim. Ancak mutada inkıyad ile bir mesaj daha yazmak istedim. Serkan Doğan'ın 9 Ağustos yazısı ve o konudaki diğer yazıları okuduktan sonra tesbitlerin ne kadar dorğu ve gerçeklerin ne kadar acı olduğu fakat aynı gerçeklerin çok da çeşitli olmadığını düşündüğümü söylemek için yazıyorum.

AB'üyelikten kazanacaklarımızla kaybedeceklerimiz hesaplandığını düşünmüyorum. Şu an yapılıyor olan bu hesaptan ziyade dünya coğrafyasında akla hayale gelmedik planları olanların deneyecekli aptalca girişimlere karşı belki bir ön tedbir olarak kendisini yakınında bulunan bir ortak büyük denge gücüne yamamaya çalışıyor Türkiye şu an. Yaptığı hatalı değil. Ancak benim önemine binaen vurgulamak istediğim vatandaşın vatandaş ile, devletin ise hem kendi içerisinde kurumlarıyla hem de kurumlar da vatandaşlarıyla barışık olmayı başaramadığı, hatta bu barışıklığa yeltenilmediği bir dönemi yaşıyoruz.

Bu yüzden geleceğimizn güzelleşmesiyle ilgili çözümlerin hemen pek coğu kendi içimizde kendimizle barışık olmamıza bağlı diyorum.

Sağlıcakla kalınız,

N. Yigit
Collapse


 
Nazim Aziz Gokdemir
Nazim Aziz Gokdemir  Identity Verified
Local time: 17:01
English to Turkish
+ ...
listeye bir okul daha mı? Aug 16, 2004

Atılım Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü

Bilen eden var mı?


 
gozdebs (X)
gozdebs (X)
English to Turkish
+ ...
Bilkent Müt-Ter. mezunu Aug 16, 2004

Merhaba,

Evet Bilkent Üniversitesi'nde Uygulamalı Yabancı Diller Y.O'na bağlı bir mütercim-tercümanlık bölümü var,ben bu sene buradan mezun oldum.İlginizi çekebileceğini düşündüğüm için, bu bölümle ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum. Bölümümüz İngilizce ve Fransızca dillerinde eşit ağırlıklı olarak eğitim veriyor.Bu nedenle bölüme başlayacak öğrencilerin iki dilden birini çok iyi bilerek gelmeleri tavsiye ediliyor. Aksi takdirde her iki di
... See more
Merhaba,

Evet Bilkent Üniversitesi'nde Uygulamalı Yabancı Diller Y.O'na bağlı bir mütercim-tercümanlık bölümü var,ben bu sene buradan mezun oldum.İlginizi çekebileceğini düşündüğüm için, bu bölümle ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum. Bölümümüz İngilizce ve Fransızca dillerinde eşit ağırlıklı olarak eğitim veriyor.Bu nedenle bölüme başlayacak öğrencilerin iki dilden birini çok iyi bilerek gelmeleri tavsiye ediliyor. Aksi takdirde her iki dilde birer sene hazırlık okumak gerekli.Benim ilk yabancı dilim İngilizce'ydi.Bölüme başlamadan bir sene de Fransızca hazırlık sınıfına devam ettim.5 yılda her iki dili de ilerletme fırsatı buldum.3. yılın sonunda yapılan bir yetenek sınavında başarılı olan öğrencilerden bir kaçı (tabii not ortalamaları da göz inünde bulundurularak) simültane alanında eğitim görüyor. Okulumuzun ve bölümümüzün halen iyi tanınmaması üzücü,çünkü yanılmıyorsam, aynı anda iki yabancı dilde mütercim-tercümanlık eğitimi veren tek üniversite Bilkent. Her yıl 5 öğrenci bölüme ÖSS-YDS bursuyla giriyor,lisanstaki ilk yılın sonunda da (belli bir kontenjan dahilinde) 4 üzerinden 3.5 ortalamayı tutturan öğrencilere burs sağlanıyor. Son olarak da, İngilizce ve Fransızca ders saatleri eşit, bir dersin (örn. ekonomi çevirisi) İngilizcesi varsa, Fransızcası da mutlaka oluyor.Bölümle ilgili daha fazla bilgi için benimle irtibat kurabilirsiniz.

Saygılar...
Collapse


 
Haluk Levent Aka (X)
Haluk Levent Aka (X)
Local time: 00:01
Japanese to Turkish
+ ...
Ama taslak çalışmaları var... Nov 23, 2004

murat karahan wrote:

çeviri konusunda standart yok, AB'de de ABD'de de. Dolayısıyla AB'ye girmemiz bize bir standart kazandırmayacak. (daha özet olamazdı) ...


bir takım girişimler mevcut; örn.:
http://www.cita.es/translation/

Ve tercüme terminolojisine vs.'ye dair bir kaç ISO standardı da var.

Saygılar,
Haluk L. Aka
www.tercumex.com.tr


[Edited at 2004-11-23 10:48]


 
Serkan Doğan
Serkan Doğan  Identity Verified
Türkiye
Local time: 00:01
Turkish to English
+ ...
Resmi kuruluş Dec 5, 2004

Türkiye 1953 yılında kurulan Uluslararası Çevirmenler Federasyonu'nun (FIT) altı kuru üyesinden biriydi. Ne yazık ki Türkiye bugün FIT'in üyesi bile değildir. Uluslararası çeviri dünyasının bu en etkin, en saygın örgütüne katılmanın sayısız yararı vardır kuşkusuz. Türkiye'de yazılı çevirmenler arasında bilgi alışverişini, mesleki denetimi sağlayabilecek bir örgütlenmenin çevirinin geleceğine olumlu etkileri olacağı kesindir. Bir yükseköğretim kurumun... See more
Türkiye 1953 yılında kurulan Uluslararası Çevirmenler Federasyonu'nun (FIT) altı kuru üyesinden biriydi. Ne yazık ki Türkiye bugün FIT'in üyesi bile değildir. Uluslararası çeviri dünyasının bu en etkin, en saygın örgütüne katılmanın sayısız yararı vardır kuşkusuz. Türkiye'de yazılı çevirmenler arasında bilgi alışverişini, mesleki denetimi sağlayabilecek bir örgütlenmenin çevirinin geleceğine olumlu etkileri olacağı kesindir. Bir yükseköğretim kurumunun bu tür sorunlara eğilmesi özendirici olabilir..Collapse


 
Nizamettin Yigit
Nizamettin Yigit  Identity Verified
Netherlands
Local time: 23:01
Dutch to Turkish
+ ...
FIT uyesi olurken Dec 5, 2004

Serkan beye katiliyorum bu kuruma uyelik son derece iyi olabilir. Ancak bunu da YOK kurumuna baglayip, onunu tikamak yerine, Adalet veya Icisleri bakanliginin uluslararasi uyumu saglamasi ve NGO-dernek veya vakif seklinde bir tarafsiz kurumun da isleyis uzerinde etkili olmasi iyi olur diye dusunuyorum....

Yok eger is akreditasyonla falan (egitim kurumlarini da dusuncek olursak) o zaman MEB nin bunu yapmasi lazim tabi...

Saglicakla

N. Yigit




Serkan Dogan wrote:

Türkiye 1953 yılında kurulan Uluslararası Çevirmenler Federasyonu'nun (FIT) altı kuru üyesinden biriydi. Ne yazık ki Türkiye bugün FIT'in üyesi bile değildir. Uluslararası çeviri dünyasının bu en etkin, en saygın örgütüne katılmanın sayısız yararı vardır kuşkusuz. Türkiye'de yazılı çevirmenler arasında bilgi alışverişini, mesleki denetimi sağlayabilecek bir örgütlenmenin çevirinin geleceğine olumlu etkileri olacağı kesindir. Bir yükseköğretim kurumunun bu tür sorunlara eğilmesi özendirici olabilir..


 
Pages in topic:   < [1 2 3 4 5] >


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

Türkiye'deki Çeviri Dernekleri, Okulları vb.


Translation news in Türkiye





Protemos translation business management system
Create your account in minutes, and start working! 3-month trial for agencies, and free for freelancers!

The system lets you keep client/vendor database, with contacts and rates, manage projects and assign jobs to vendors, issue invoices, track payments, store and manage project files, generate business reports on turnover profit per client/manager etc.

More info »
CafeTran Espresso
You've never met a CAT tool this clever!

Translate faster & easier, using a sophisticated CAT tool built by a translator / developer. Accept jobs from clients who use Trados, MemoQ, Wordfast & major CAT tools. Download and start using CafeTran Espresso -- for free

Buy now! »